Bugünkü Avrupa nüfusunun kökleri
ağırlıklı olarak Romalılar zamanında barbar kavimler olarak adlandırılan
halklara dayanır. Bir zamanlar Anadolu’da yaşadıklarına dair izler bulunan
Keltler, Tuna kıyılarından İrlanda’ya kadar geniş bir bölgede varlık göstermekteydiler.
Asteriks çizgi romanlarından bildiğimiz Galyalılar, bugünkü Fransa bölgesinde
yaşamış bir Kelt halkıdır. Fransızca bir Latin dili olduğu hâlde telaffuzunun
neredeyse tamamen Kelt diline dayandığını söylemek mümkündür.
Kelt
paganizminin en önemli öğesi Druidizm’dir. Druidler, Kelt toplumlarında rahip
ve ruhban sınıfını teşkil etmektedirler. Kelt toplumunda oldukça saygın bir
yere sahip oldukları bilinmektedir. Ancak bu tiplemenin Hristiyanlıktaki veya
Eski Mısır gibi yerleşik toplumlardaki din adamı tiplemesiyle pek
benzeşmediğini belirtmek gerek.
Kelimenin kökeni oldukça
tartışmalıdır. Ancak tiplemeyi düşününce Druid’in görmek, bilgelik gibi
anlamlara gelen “weid” kelimesinden türemiş olması en akla yatkın
olasılıktır. Druid tiplemesini anlayabilmek için Kelt dininin natürist(doğacı)
yapısını bilmek gerekir. Kelt inanışlarında yıldızların, ayın, güneşin ve
doğadaki bazı bitkilerin kutsallığı bulunmaktadır. Bu etkileri bugün dâhi
görmek mümkündür. Örneğin dört yapraklı yoncanın uğur getirmesi İrlanda kökenli
bir efsanedir ve her ne kadar Aziz Patrick’e dayandırılsa da pagan
dönemlerinden kalan bir efsane olma ihtimali yüksektir. Druid, doğanın
güçleriyle insanlar arasında aracılık yapma görevine sahiptir. Bu yüzden doğayı
tanıması, metamorfozun bilgisine sahip olması ve bitkileri insanlara şifa
dağıtacak şekilde kullanabilmesi gerekliydi.
Doğa ruhları
ile insanlar arasındaki aracılığı şaman tiplemesine benzer bir karakterdedir.
Ancak birçok konuda bu tiplemeden kesin çizgilerle ayrılmaktadır. Öncelikle,
şaman seçilmiş kişidir. Bir kişinin bu unvana sahip olabilmesi için
şaman kanından gelmesi veya ruhlar tarafından seçilmiş olduğuna dair bazı
alametler göstermesi –sara krizi veya şizofreni gibi- gerekir. Ancak Druid,
seçilmiş değil bilge, filozof olarak tanımlanır. Druid’in bu unvana sahip
olabilmek için doğanın bilgisine sahip olması, kendini eğitmesi ve bazı
sınavlardan geçmesi gerekir. Kutsal korularda zaman geçirmesi gerekir ve bu
süre boyunca mesajı aldığından emin olabilirse Druid olma şerefine
erişir. Sezar, Galya seferini kaleme aldığı notlarda Druidlerin toplum içinde
saygın bir yere sahip olduklarını, halkın onlara yüce birer filozof gibi
davranıp gerek ruhani meselelerde gerekse gündelik işlerde bilgisine
başvurduklarını anlatmıştır. Bunun doğru olduğu rahatlıkla söylenebilir, çünkü
Druid’in sadece ruhlar âlemini değil, fani dünyayı da bilmesi ve insanları
bilgilendirecek durumda olması gerekir.
Kelt inanışlarında ekinoks
döngülerinin ve mevsim geçişlerinin büyük bir önemi bulunmaktadır. Beltaine,
Ostara gibi bahar ve yaz bayramlarının Kelt kökenli halklar tarafından hâlen
kutlandığını görmek mümkündür. Hıristiyanlık öncesinde bu törenler Druidler
önderliğinde yapılırdı. Her ekinoks döngüsünde Druid, Keltler için kutsal bir
varlık olan meşe ağacına çıkar ve doğanın ruhları için gereken ritüeller
gerçekleştirilirken halka öncülük ederdi. Druid öğretisine dair ciddi bir
literatürün olmaması bu geleneğin sözlü olarak yayılmasından kaynaklanmaktadır.
Kelt toplumu veya Druidler yazıdan habersiz değillerdi, hatta birçok arkeolojik
çalışma Keltlerin şifreli bir hiyeroglif kullandıklarını ortaya koymaktadır. Ancak
Druid öğretisinde bilgi sözle aktarılır, öğrenci ise dinleyerek ve yaşayarak
öğrenirdi. Bu öğretide erkeğin bir üstünlüğü bulunmamaktaydı ve kadınlar da
druid olabilmektelerdi. Kadın druidler ise druides olarak anılır. Avrupa’daki
meşhur cadı avlarında yakılan, işkence edilen ve öldürülen kadınların önemli
bir kısmının druides olduğu bilinmektedir. Doğanın bilgisine sahip olan bu
kadınlar dogmatik öğretiler tarafından lanetlenmiş ve şeytanla ilişkilendirilmiştir.
Kral Arthur’u tahta taşıyan büyücü
Merlin’in de druid olduğuna dair bir söylence bulunmaktadır. Bu söylenceye göre
Merlin, doğanın ruhlarından bir kuzgun yardımıyla mesaj almaktadır. Sahip
olduğu yetenekleri ise Druid öğretisine borçludur. Boynundaki kolye bir druid
olan üstadı tarafından hazırlanmıştır ve gücünün önemli bir kısmını ondan
almaktadır.
Druid
kültürünün etkisini uzun süre yitirmediğini, hatta bugün dâhi izler bıraktığını
söylemek mümkün. Örneğin Katharlar, Albigenler gibi heretik Hristiyan
topluluklarında kadın ve erkeğin din adamı olabildiğini, rahiplerin şifalı
bitkilerin bilgisine sahip olduğunu görmek mümkündür. Bu durum genellikle din
tarihçileri tarafından Manicilik gibi doğu inanışlarının etkisiyle yorumlanır.
Bunu kanıtlar nitelikte birçok unsur bulunmaktadır ancak paganların bazı
Hıristiyanlık mezhepleri içinde varlıklarını sürdürdükleri bilinmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder