Mitolojik söylencelerin en dindar
toplumlarda dâhi yok olmadığını, bir şekilde değişerek, deforme olarak yer
edinmeye devam ettiğini gözlemlemek zor değil. Kuşaktan kuşağa anlatılan
hikâyeler gerek sosyal yaşantıda gerek inanç sisteminde meydana gelen
değişiklikler sonucu değişim göstererek veya bir nevi sosyal evrim geçirerek
varlıklarını sürdürürler. Ancak bazı toplumlarda bu etkilerin daha güçlü bir
biçimde görüldüğü söylenebilir. Şöyle ki; eski kutsallar sadece şekil
değiştirerek varlıklarını devam ettirirler. Bugün Tibet Budizmi’nde de eski
Tibet ve Hint mitoslarının varlıklarını güçlü bir biçimde sürdürdüklerini
görmek mümkün.
Öncelikle Buda kavramını
açıklamakta fayda var. Buda, doğrudan Siddharta Gauthama’yı işaret eden bir
kavram olmadığı gibi bu kelime onun öğretisi yayılmadan önce de
kullanılmaktaydı. Sanskritçe’de aydınlanmış anlamına gelir ve belli bir
ruhani seviyeye ulaşan kişilerin Buda olduğuna inanılır. Siddharta Gauthama’da
takipçileri tarafından bu isimle anılmış ve onun öğretileri çeşitli biçimlerde
deforme olarak geniş bir havzaya yayılmıştır. Ancak bugün Tibet Budizmi’nde
bulunan birçok unsurun Budizm öncesi inanışlardan özellikle türeyiş
destanlarından geldiklerini söylemek mümkün. Öyle ki, Maymun-ata efsanesi bugün
Tibet Budizmi’nde varlığını sembolik olarak da olsa sürdürmektedir.
Bu hikâyeye göre, büyülü güçlere
sahip bir maymun, en yüce Buda olan Avalokitesvara’nın huzuruna gidip upasaka
–Sanskritçe’de hizmetçi anlamına gelir ancak dinde kutsal yol yolcusu, şakirt
gibi anlamlarda kullanılır- olmak istediğini söyler. Avalokitesvara da maymuna Tibet’in
kimsenin olmadığı yüksek dağlarına giderek inziva içinde tefekkür etmesini
söyler. Bugün Buda öğretisinde de yer aldığı gibi bütün dünyevi zevklerden
vazgeçmeli, kendi aydınlanmasını inziva içinde bulmalıdır. Maymun, buradaki
inzivası boyunca mahrum kaldığı zevklerin özlemini çekmektedir. Özellikle cinsellik
konusunda asla bastıramadığı tutkulu bir arzuya sahiptir. Brag-Srin-Mo adlı
dişi bir şeytan, maymunun bu tutkusunu görerek onu kutsal yolundan ayırmak
ister ve ona baştan çıkarıcı bir kadın suretinde görünür. Maymun, bütün
tutkusuna rağmen şeytanın bu isteğine karşı direnmektedir. Onun yanında
yatmasına izin verse de birlikte olmamak için büyük bir irade gösterir. Şeytan
en sonunda eğer maymun kendisiyle evlenmezse bir erkek şeytanla evleneceğini,
insan soyunu ve Tibet’teki bütün canlıları acılar çektirerek öldürecek bir soy
yaratacağını söyleyerek Maymun’u kendisiyle sevişmeye zorlar. Maymun ise üstadı
Avalokitesvara’ya giderek içinde bulunduğu ikilemi onunla paylaşır.
Avalokitesvara ise ona Şeytan ile evlenmesini söyler. Maymun Şeytan ile
evlenmeli, Tibet’te kalmalı ve nesillerin Buda öğretisiyle büyümesini,
öğretinin nesilden nesile sürmesini sağlamalıdır.
Maymun ile şeytanın birleşmesinden
altı yumurta çıkar. Bu yumurtalardan çıkan canlılar yarı-insan yaratıklardır ve
insan nesline kadar kırmızı yüzlü maymunlardan güçlü ve aptal canavarlara kadar
birkaç nesil geçmesi gerekir. Bazı Çin kaynaklarında Tibetlilerin kırmızı yüzlü
atalarına atıfta bulunarak yüzlerini kırmızıya boyadıkları –ki bu gelenek hâlâ
bazı yörelerde devam eder- yazılmaktadır. Maymun-kral efsanesi Hint destanı
Ramayana’da da yer almaktadır ve büyük ihtimalle kökeni buraya dayanır. Bununla
birlikte Gautama’nın öğretisinde bir tanrı figürü olmadığı bilinmektedir ancak
Tibet Budizmi’nin yaygın olduğu bazı bölgelerde bu maymun yaşlı-tanrı-ata
olarak anılmıştır.
Ancak burada
en önemli nokta Tibet Budizmi’nde dini lider konumunda olan Dalai-Lama
makamının bu mitle ilişkili olmasıdır. Maymun yüce Buda olarak anılır,
Avalokitesvara’nın Tibet’teki temsilcisidir ve onun buradaki sureti hâline
gelir. VII.yüzyılda Tibet’in siyasi birliğini sağlayan hükümdar Srong-btsan
Sgam-Po’nun da bu yüce Buda’nın reenkarnasyonu olduğuna inanılır. Dalai-Lamalar
da bu reenkarnasyon zincirinin birer parçasıdır ve yüce Buda’nın ruhuna sahip
olduğuna inanılan kişi Dalai-Lama olarak seçilir. Elbette bugün bu hikâyenin
bir inandırıcılığı kalmamıştır ancak etkilerinin sembolik de olsa devam
ettiğini gözlemlemek zor değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder