Geçtiğimiz
birkaç yüzyıl içinde sömürgecilik ve misyonerlik faaliyetleriyle
Hıristiyanlaştırılan halkların, eski halk inanışlarını güçlü bir biçimde
yaşattığını gözlemlemek mümkün. Bir Aztek ritüeli olan Ölüler Günü’nün Meksika’da
hâlâ yaşatılıyor olması, Kuzey Amerika yerlilerinin yetişkinliğe geçiş
törenlerini kilise organizasyonlarıyla devam ettirmesi bu durumun örneğidir. Ancak
Afrika kökenlilerin nüfusun çoğunluğunu veya önemli bir kısmını oluşturduğu
bölgelerde eski inanışların semavi dinlerle yorumlanarak bağımsız birer din
hâline geldiği de görülebilir. Afrikalıların Hıristiyanlıkla etkileşimi,
Hıristiyanlığın birebir benimsenmesiyle değil, İsa, Meryem Ana gibi kutsal
figürlerin Afrika tanrılarının yerlerine geçmesiyle gerçekleşmiştir. Jamaika’daki
Rastafaryanizm’i ve başta resmi din ilân edildiği Haiti olmak üzere Küba, Porto
Riko, Dominik Cumhuriyeti, New Orleans ve Brezilya gibi bölgelerde yaygın olan
Vodou inancını bu duruma örnek olarak göstermek mümkün .
Öncelikle Vodou
kavramının Amerika’da ortaya çıkmadığını, Batı Afrika kökenli olduğunu söylemek
gerek. Bu yazıda Benin, Gana, Kongo, Nijerya gibi bölgelerdeki yerel
inanışlardan değil, kökenini buralardan köle olarak götürülen insanların
oluşturduğu Amerika ülkelerindeki dinden bahsedeceğim.
Vodou, Hıristiyanlığın yerel bir
yorumu olarak bilinmektedir. Ancak günlük inanışların ve ritüellerin Hıristiyan
teolojisiyle oldukça zayıf bağlara sahip olduğunu belirtmek gerekir. Vodou,
misyonerlerin etkisiyle Roma Kilisesi’nin egemenliğini kabul eden yerlilerin geleneksel
inanışlarını bu din içinde devam ettirmeleriyle ortaya çıkmıştır. Bu dinin
takipçileri Bondye isimli bir tanrıya inanırlar. Bondye, kelimesi
Fransızca iyi ve tanrı anlamına gelen bon ve dieu sözcüklerinin
birleşiminden oluşur. Vodou inançlılarının bu isimle andıkları, İncil’in
tanrısından başkası değil. Ancak Afrika animizmindeki ruhlara ve evren
tasavvuruna da inanmaya devam etmişlerdir. Bununla birlikte gerek sosyal
yaşamlarının gerekse inançlarındaki değişimin etkisiyle yeni inanışlar ve
ritüeller de edindiler. Bu bakımdan Vodou’nun hem Afrika’daki kökenlerinden hem
de Hıristiyanlıktan ayrı bir yerde olduğunu söylemek mümkündür.
Vodou teolojisi tek tanrılı olsa da
politeist kökenli inanışlar da devam etmektedir. Loa, Vodou
terminolojisinde Hıristiyanlıktaki azizlere denk gelmektedir. Farklı bölgelerde
Lwa, Oşala olarak da adlandırılan loalar Hiristiyanlık inancının azizlerinden
çok eski Afrika inanışlarının büyük ruhlarına benzerlik gösterirler. Her Loanın
bir politeist dinlerdeki tanrılar gibi ayrı bir görevi vardır. Fiziksel ve
ruhani dünyadaki işler için Loaların yardımı istenir ve onlarla iletişime
geçmek için Vodou rahiplerinin önderliğinde (erkek rahipler Hougan, kadın
rahipler Mambo olarak adlandırılır) törenler düzenlenir.
Baron
Samedi, bu Loalara
örnek olarak gösterilebilecek bir tip. Birçok Hollywood filmine de konu olan bu
karakterin ölüler dünyasına giden kavşağı kontrol ettiğine inanılır. Baron
Samedi, Fransız asilzadeleri gibi uzun bir pardösü giyen ve kafasında silindir
şapka olan bir karakter. Puro ve rom ile sembolize edilir. Ölüler dünyasına
geçmek isteyen herkesin Baron’a puro, rom, para gibi ikramlarda bulunarak
onunla bir süre vakit geçirmesi gerektiğine inanılır. Cenaze merasimlerinde ve
diğer zamanlarda Baron Samedi’ye kurbanlar sunulan törenler düzenlenir. Çünkü
ölüler dünyasına yolculuk eden herkes ona emanettir ve kişinin ruhani dünyadaki
kaderi Baron’un memnun edilmesine bağlıdır
Her Loa, veve denilen bir
desenle sembolize edilir. Bu sembollerin Loaları fiziki dünyada temsil ettiğine
ve onlarla iletişime geçebilmek için gerekli olduklarına inanılır. Veveler,
başta Vodou seremonilerinde çalınan davullar olmak üzere birçok yerde
kullanılırlar.
Bugün
Vodou denilince birçok kişinin aklına kara büyü gelmektedir. Hollywood yapımı
korku filmlerinin bundaki etkisi büyük ancak Vodou inancını bez bebeklere
batırılan iğnelerle yapılan kara büyülerden ibaret olarak görmek pek doğru
değil. Vodou, sembolizmin güçlü olduğu bir inançtır ve insanların üzerinde etki
bırakacak büyüler yapabilmek için onların taş ve bez bebeklerle sembolize
edilmesi oldukça yaygındır. Ancak bu ritüel sadece kara büyülerde değil,
hastalıkları yok etmek için yapılan büyülerde de kullanılır. Kara büyü, Vodou
inancının gerekliliklerinden ve temel ritüellerinden biri olmak şöyle dursun,
şeytani bir iş olarak görülmektedir. Kara büyü, Vodou rahiplerinin ve
şamanlarının değil büyücülerin uğraştığı bir iştir ve bu büyülerden korunmak
için yapılan seremoniler Vodou ritüelleri arasında oldukça önemlidir.
Vodou, son birkaç yüzyıl içinde
şekillenen bir din. Afrika yerel inanışlarının Roma Katolikliği ile etkileşimi
sonucunda ortaya çıkmış olmakla birlikte bugün tüm bunlardan bağımsız olarak
kendine has bir karaktere sahip. Bugün Haiti’den New Orleans’a, Porto-Riko’dan
Brezilya’ya kadar farklı yorumlarla varlığını sürdürmekte. Vodou ritüelleri,
büyüleri oldukça detaylı konulardır ve her birini açıklayabilmek için ayrıca
üstünde durmak gerekir. Vodou, hem mitlerin sistemli bir inanışa dönüşmelerine
hem de semavi dinler öncesindeki inanışların toplumlar üzerindeki etkisine
örnek olarak gösterilebilir.