Bilgiyi yorumlamak esasında onu
edinmekten daha önemli bir meseledir. Bunun bütün bilimler ve disiplinler için
geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Bilgi ezber hâlini aldığında insanı akıl almaz
bir cehaletin, bilim olarak lanse edilen popüler şarlatanlıkların
pençesine sürükleyebilir. Özellikle tarih, mitoloji, ilkçağ bilimleri ve
prehistorya gibi alanlar bilim şarlatanlarının hedefleri arasındadır. Çünkü bu
alanlarda çözülmemiş birçok gizem mevcuttur. Söz konusu şarlatanların kutsal
vazifesi ise bizler için büyük resmi tamamlamaktır. Bu astronomiden gündelik
politikaya kadar uzanan dallı budaklı bir konu ancak bu yazıda işin mitoloji
ile ilgili kısmından bahsetmeye çalışacağım.
Ortaçağ’da demonoloji adı
verilen bir bilim bulunmaktaydı. Bu bilim demon adı verilen doğaüstü
yaratıkları ele alıyor, onların sebep olduğuna inanılan hastalıkları
inceliyordu. Bunun sadece marjinal bir öğreti olmadığını, Ortaçağ Avrupası’nda
birçok eğitim kurumunda ciddi bir disiplin olarak işlendiğini söyleyebiliriz.
Demonların çeşitlerini ve onlarla iletişim kurmanın yöntemlerini ciddiyetle ele
alan metinlere internet üzerinden dâhi ulaşmak mümkün.[1]
Bir demonoji
uzmanına demonlar ile ilgili kanıtlar sorulsaydı, sara krizi geçiren bir
hastanın histeri nöbetlerinden ve halüsinasyonlarından bahsederdi. Çünkü o
zamanlar bu tür hastalıkların bilimsel açıklamaları mevcut değildi ve ancak
doğaüstü güçlerden kaynaklanabileceklerine inanıyorlardı. Bugün dünyayı ziyaret
edip bizler için piramitler inşa eden uzaylı dostlarımızdan bahseden kitapların
neredeyse yarısının delillerle dolu olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu
deliller demonların musallat olmasıyla sara krizi geçirdiği düşünülen bir
hastanın sanrılarından daha fazla bir şey ifade etmiyor.
Erich von Daniken’in Tanrıların Arabaları
kitabı uzaylılar ve mitolojik kahramanlar arasında garip bir bağlantı kuran
metinlerin başında geliyor. Daniken bu kitabında Yunan tanrılarının aslında
uzaydan gelen varlıklar olduklarını iddia ediyor. Bu iddiasını da ilkçağ
döneminden kalma Yunan vazosunun tasviriyle Maya piramitlerinin duvarındaki bir
figür arasında dâhiyane bir benzerlik kurarak yapıyor.
Bu teorilerin
mitolojiyle ilgilenmeye başladığım lise yıllarında benim için oldukça cazip
olduğunu itiraf etmeliyim. Çünkü birbirleriyle iletişim hâlinde olma imkânı
olmayan farklı kültürlerin ritüellerinde benzerlikleri biliyor ve aralarında
bir bağlantı kuramıyordum. Erich von Daniken ise bağlantıları benim yerime
kurarak beni mitosu yaratan psikoloji üzerine uzun uzun düşürmekten kurtarıyor,
parçaları oraya buraya dağılmış büyük resmi benim için bir araya getiriyordu. Zaman
içinde bunların birer safsata olduğunun farkına vardım ancak bu yanlış okumanın
ve modern batıla inanmanın bana özgü bir durum olduğunu söyleyemeyeceğim.
Bu komplo teorilerin özellikle
1930lu yıllardan sonra yaygınlaştığını belirtmek gerekir. Isaac Asimov, Arthur
C. Clarke gibi usta bilim-kurgu romancılarının yazdığı eserler ve bunun
sinemaya yansıması insanların artık inancını yavaş yavaş kaybetmeye başladığı
öteki dünyayı evrenin başka yerlerine taşıdı. Bu safsatalar sadece uzaylılar
tarafından kaçırıldığını iddia eden birkaç kişiyle sınırlı kalmadı. Bugün
neredeyse mitolojik tanrıların yerine konmuş bir uzaylı figürüne
rastlayabiliriz. Daniken’in önemli liderlerden Hollywood ünlülerine kadar
birçok kişinin uzaydan geldiğini iddia eden teorilerinin bu kadar yankı bulmuş
olması ancak akla hayale sığmayan modern bir mitos ile açıklanabilir.
Birkaç basit
veriyle yanlışlanabilecek bu teorilerin yayılmasının sebebi de kör bir
inançtır. Örneğin amatör veya profesyonel olarak astronomiyle ilgilenen
neredeyse hiç kimse UFO’lardan bahsetmezken, gök olayları hakkında bilgisi
olmayan binlerce insan, gökyüzünde görülen bir ışığın UFO olduğuna inanmakta ve
bunu neredeyse fanatikçe savunmaktadır.
Bütün bilimler, diğer bilim ve
disiplinlerle ilişki içindedir. Ancak insan bilgiyle ilişkisini kendisi
belirler ve amaçladığı şeyi alır. Eğer mitolojinin sizi Wilbur Smith romanları
gibi kurgulara götürmesini istiyorsanız, Zeus kültünün Mu Kıtası’ndan geldiğine
inanabilir, hatta bilim şarlatanları tarafından sunulan komposto kıvamındaki
bilgilerle bunu kendinize ispat edebilirsiniz. Ancak bu çaba okuyucuyu sadece okyanusların ötesinde ne
olduğunu bildiği için tanrılarını uzayda arayan afyonlanmış kitlelerin parçası
hâline getirecektir.
[1] Flickr’daki
Internet Archives hesabı Ortaçağ’dan kalma birçok kitaptaki resimleri bu
mecraya yüklemiş, demonoloji kitaplarına da bu profilden ulaşılabiliyor. Tarihi
kitaplar için iyi bir kaynak.